Yükleniyor...
Yeni yerimizde hizmetinizdeyiz... Eski Belediye Sokak No:1/A Acıpayam
http://acipayamveterinerlik.tr.gg
Buradasınız =>

Nazım Şevkan - Acıpayam Veterinerlik

Barinak

BARINAK

  • Ahırın konuşlandırılacağı muhtemel yerler detaylı olarak irdelenmelidir. Sığırcılık sitesi; drenajı zor, düz arazilere yapılmamalıdır. Tesislerin kurulacağı arazinin hafif eğimli ve toprağının geçirgen olması oldukça önemlidir. Olanak var ise, eğimin güney cephesi yönünde olması tercih edilmelidir.
  • İşletme atıklarının yerleşim bölgelerinin yakınında olmamasına ve bölge hakim rüzgarlarının yönü dikkate alınarak tesislerdeki kokunun çevreyi rahatsız etmemesine özen gösterilmelidir.
  • Barınaklar özellikle içme suyu kaynaklarına, aşırı sıcak noktalara veya dere yataklarına inşa edilmemelidir.
  • İşe başlarken barınakta hayvanların yattığı, yem yediği, gezindiği ve sağıldığı yerler ile yem dağıtımı, gübre temizliği, sağım ve diğer bakım işlerinin kolaylıkla yürütülebileceği alanların doğru bir tasarımı yapılarak makine, ekipman ve işgücünden tasarruf edilmelidir.
  • Sığırların hareketine, barınak içi ve dışındaki iş trafiğine, sütün sağılması ve soğutulmasına, yemin muhafazasına yetecek alanlar hesaplanmalıdır.
  • Ahır ve işletmeye ait diğer yapılar, işletme avlusu içerisinde bir harmoni teşkil etmelidir. Yapılar çalışanları yormadan işgücü verimliliğini artırmalıdır.
  • Bölgedeki diğer modern işletmeler gözlemlenerek değerlendirilmelidir.
  • Ülkemiz iklim koşullarına daha uygun olan yarı açık ahır sistemleri tercih edilmelidir.
  • Sundurmalı açık serbest bölmeli barınakların kuzey güney yönünde yerleşimi ile güneşin ısıtıcı ve kurutucu etkisinden yararlanılmalıdır. Serbest duraklar üzerinde maksimum hava akımı ile soğutma etkisi yapacak şekilde gölgelikler oluşturularak sıcaklık stresi azaltılmalıdır. 

·         Barınaklar, kaliteden ödün verilmeden ancak yörede bol ve ucuz bulunan malzemeler kullanılarak düşük maliyetle ve hayvanların yaşam tarzına ve davranışlarına uygun olarak inşa edilmelidir.

  • Ülkemizde yatırımcılar çoğunlukla işe barınak yapımıyla başladıklarından sermayesini çok büyük bir iştahla inşaata yatırmaktadır. İnşaat giderleri artıkça kaba yem üretimi, kaliteli iş gücü ve damızlık hayvan için gerekli olan kaynak kısılarak işletme henüz kuruluş aşamasında iken iflasa sürüklenmektedir. Bu tarz işletme kurulumundan uzak durulmalıdır.

Ø  Süt Sığırı Ahırında;  Sağmal hayvan bölmesi, buzağı bölmesi (ferdi buzağılık bölmesi/buzağı kulübesi, serbest dolaşımlı buzağılık bölmesi), genç hayvan büyütme bölmesi, doğum bölmesi, hasta hayvan bölmesi, karantina bölmesi ve sağım ünitesi ile yem ve gübre depoları olmalıdır.

Ø  Sağım salonuna girmeden önceki bekleme yerleri, sağım hızına göre ölçeklendirilmelidir. Bu bölümde inekler maksimum 1,5 saat bekletilmelidir.

Ø  Barınaklarda duraklar uygun ölçülerde olmalıdır.

Ø  Barınak sistemlerine göre yemlik ve suluklar yeterli ve uygun ölçülerde olmalıdır.

Ø  “Aşırı havalandırma çok az havalandırmadan her zaman daha iyidir”; prensibiyle ahırlarda mutlaka yeterli düzeyde havalandırma sistemleri kurulmalıdır.

Ø  Hava giriş açıklıkları, dış ve iç sıcaklık farkı göz önünde bulundurularak taze hava girişini garanti edecek yeterlilikte olmalıdır.

Ø  Hava akımının fazla olması özelikle düşük sıcaklıklarda, barınağın belli kısımlarında hava cereyanına (hızlı hava akışı) yol açar. Hava cereyanları vücut ısısını aniden düşüreceğinden hayvanlarda strese yol açmaktadır. Bu nedenle barınaklar hayvanları hava cereyanından korumalıdır.

Ø  Geçerli rüzgar yönü dikkate alınarak, ana giriş kapıları ve havalandırma girişleri ayarlanmalıdır.

Ø  Metabolizma hastalıklarını önlemek için özellikle gebeliğin son dönemlerinde serbest gezinecekleri alanlar olmalıdır. (1 hayvan için en az  9-10 m2 gezinme alanı),

Ø  Düşüp kaymaları, çeşitli ayak hastalıklarını ve mastitisi önlemek için uygun zemin seçilmelidir.

Ø  İyi altlık materyeli inek refahı için elzemdir. Bu amaçla sağmalların iyi dinlenebilmeleri için yatak yerlerinde yumuşaklık ve kuruluk sağlayan; sap-saman, kauçuk, kum, talaş, kuru gübre kullanılmalıdır.

Ø  Barınak ve sağımhane zemini dümdüz olmamalı, belli aralıklarla pürüzlü bir zemin olmalıdır. Ahırın uzunlamasına yani idrar kanalının gübre çukuruna doğru eğimi %1 olmalıdır. Durakların gübrelik ve idrar kanalına doğru eğimi %1-2 arasında olmalıdır.

Ø  Kapılarda eşik bulunmamalıdır.

Ø  Kapı girişlerine antiseptik içeren ayak banyoları konulmalıdır.

Ø  Besi hayvanı barınaklarında (ahırları/yapıları); gerek yapımının kolay ve ucuz olması gerekse sağlıklı bir besicilik yapılmasına imkan vermesi nedeniyle serbest veya açık sistemler tercih edilmelidir.

Ø   Hiçbir şekilde hayvansal atık ve gübreler yeraltı suyuna karışmamalı, gübrenin dışarı akıtılması için gezinti yerlerinde, sağım salonlarında kolay yıkama tesisatı oluşturulmalıdır. Gübre en az 2 ay olgunlaşmadan tarlaya verilmemelidir

Ø  Sağmal bir inek günde ortalama canlı ağırlığının % 8 (600 kg canlı ağırlıktaki bir inek 50 kg dışkı + idrar ) kadar atık üretir. Katı ve sıvı gübre deposu, 6 aylık atık stoklayacak kapasitede yapılmalıdır.  

SICAKLIKTAN KORUNMA

Barınaklar; iç sıcaklık +5 +21 °C, nem oranı % 60-75 olacak şekilde inşa edilmelidir. Süt sığırları için +5 ile + 21 0C arası ısılar uygun olmakla birlikte, sağmal inek için ideal ısı +10 ile +15 0C arasıdır. Alıştırmış olmak ve yeterli yem vermek şartıyla –25 0C kadar inen ısılarda bile süt sığırlarının verimlerinde önemli bir düşme olmaz, sağlıkları bozulmaz. +25 0C’yi, özelikle + 35 0C’yi geçen sıcaklıkların hayvanlara ve de işletmeye ciddi zarar verdiği unutulmamalıdır.

Sığır yetiştiriciliğinde önemli çevre koşullarından bir diğeri de bağıl nemdir. Bağıl nemin sığırlar üzerine olan etkisini sıcaklıkla birlikte düşünmek gerekir. Bu amaçla günümüzde iklimin hayvan verimliliği üzerine olan etkisini gösteren Sıcaklık Nem İndeksi kavramı kullanılmaktadır. Sıcaklık nem indeksi için alt limit 35, üst limit ise 72’dir. Sıcaklık nem indeksi değerleri bu alt limitin altına düştüğünde veya üst limiti aştığında hayvanların veriminde azalma meydana gelmektedir.

Sıcaklık stresinin olumsuz etkilerini azaltmak için başlıca 2 strateji uygulanmalıdır:

a) Çevresel modifikasyonlar: Fan ve duş sistemi yerleştirme, gölgelik alanlar oluşturma ve hava sirkülasyonunu artırmaya yönelik yapısal unsurlarla hayvanın çevre sıcaklığından daha az etkilenmesi amaçlanmalıdır. Çevre sıcaklığının etkisini azaltmaya yönelik barınakta yapısal değişiklikler mutlaka yapılmalıdır. Bunlardan, gölgelik temini etkin ve ucuz tedbirlerden biridir. Ülkemiz sıcak iklim koşulları dikkate aldığımızda birçok bölgede gölgelik yeterli olmayabilir. Bu nedenle havalandırma ve su serpme (yağmurlama sistemi) sistemlerinin kurulması zorunludur.

Fanlar; yemlik üstüne ve sağım öncesi toplama alanlarına, ineğin ayağını bastığı yerden 3 metre yüksekliğe, %10-20 eğimle ineğin sırtına üfleyecek şekilde yerleştirilmelidir. Fanların barınakta dizilişi de çok önemlidir. Fanlar aynı yönde, çaplarının on katı aralıklarla dizilmelidirler. Eğer hayvanların yattığı yerlerde de ihtiyaç olduğu hissedilirse, yatak yerleri hizasına da bir sıra fan dizilmesinde yarar vardır. Çapının on katı mesafesinde aralıklarla dizilen fanlar kötü havayı birbirlerine ileterek barınak dışına atarlar. Böylece ortamda birikmiş olan amonyak, karbondioksit, metan ve ısınmış havadan kurtulmuş olunacaktır.

Su püskürtücüler (spreyler); ineğin sırtına suyla tam ıslatacak şekilde ayarlanmalıdır. Püskürtücüler 20 dakikada bir 1-2 dakika çalıştırılarak fanlarla beraber yaratılacak soğutucu etki ile büyükbaş hayvanlar rahatlatılmalıdır. Isı ve zaman sensörleri ile ayarlanan sistem ortam sıcaklığı 21°C'nin üzerine çıktığında kendiliğinden devreye girerek işlevini sürdürmelidir.

İneğin sırtına hortumla su tutmak, sisleme tarzında küçük partiküllerle püskürtme yapmak, püskürtücüleri sürekli çalıştırmak aynı sonucu vermez. Bu tip işlemler barınağın nemini arttıracağı için hayvanın konforunu bozacaktır.

Barınakların “kuru ve temiz” kalmasına her zaman dikkat edilmelidir. Bu amaçla “evaporatif soğutma” sistemleri kullanılabilir.

b) Sürü sevk ve idaresine yönelik modifikasyonlar: Ortam sıcaklığı yükseldiğinde hayvanlar, vücutlarını soğutmak için ek enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Vücut ısılarını normal seviyeye indirmek için solunum sayılarını artıran sığırlar, terlemek yoluyla da elektrolit kaybına uğramaktadırlar. Isı stresi sürecinde;

T  Beslenme programı açısından yapılacak işlemlerin başında her zaman temiz ve serin su bulundurulması gelmektedir. Normalde inekler tükettikleri her kg kuru madde için 2-3 L ve her kg süt verimi için 3-5 L su tüketir. Bu miktarlar sıcaklık stresinde 2-3 kat artar. Suluklar mümkünse gölgeliklere ve sağım yolu boyunca yerleştirilmelidir.

T  Yemleme serin saatlerde yapılarak kuru madde tüketimi artırılmalıdır,

T  Sıcaklık stresine maruz kalan sığırların yem tüketimleri, özellikle de kaba yem alımları düşer. Bunun nedenlerinden biride selülozun fermantasyonu sırasında vücut ısısının artmasıdır. Bu süreçte sığırların kaba yemi ayırıp kesif yeme yönelerek asidoza yakalanmamasına dikkat edilmelidir.

T  Rasyonun kaba yem kaynağı, %75’i yeşil kaba yem ile uzun lifli 1-2 kg kaliteli kuru ot ilavesinden oluşturulmalıdır.

T  Rasyonun enerji ve mineral madde düzeyi arttırılmalıdır. Bu amaçla rasyona fermentasyon/metabolik ısısı üretimine neden olmayan enerji değeri yüksek % 6'ya kadar by-pass yağ katılabilir. Buna ilaveten, sodyum, potasyum ve klorür gibi elektrolitler, sodyum bikarbonat ve tuz halindeki yem katkıları ile asit – baz balansını dengede tutarak ineklerin ısı stresi ile hızlı soluma, terleme ve aşırı salya ifrazatı ile kaybettiği mineral maddeler karşılanmalıdır.

Çevresel stres faktörlerinden biri olan sıcaklık stresinin özellikle laktasyondaki yüksek verimli sütçü ineklerde hem süt verimini hem de döl verimini olumsuz etkilediği yapılan birçok araştırma ile kanıtlanmıştır. Sıcaklık stresinin çeşitli yollarla neden olduğu olumsuz etkiler; doğru serinletme, besleme ve sürü idaresi anlayışı ile hafifletilmelidir.

YEM ve YEMLEME

İşletme şartlarına ve hayvanların ihtiyaçlarına göre yem/rasyon hazırlanmalıdır.

ü  Rasyon: Bir büyükbaş hayvanın 24 saatlik tüm besin ihtiyaçlarını karşılayabilecek, işkembedeki asidi dengeleyecek kaba ve kesif(yoğun) yemleri uygun şekilde hazırlanmış karışıma denir.

ü  Sığıra yem verdiğimizde aslında sığırı değil ön midede bulunan mikroorganizmaları beslemekteyiz, mikroorganizmalarda sığırımızı beslemektedir.

ü  Uygun çevre koşullarında, yaş, canlı ağırlık ve verimine göre hazırlanan rasyonla beslenen hayvanlardan ancak genetik kapasitesi nispetinde verim alınabilir.

ü  Sığırlarda işkembeyi dolu tutarak tokluk hissi yaratılabileceğinden her zaman kaliteli ve istekle tüketilebilen kaba yemlere ihtiyaç vardır.

ü  Kaliteli kaba yemler ineklere yiyebildikleri kadar verilmeli, hayvanlardan kıskanılmamalıdır. Bazı ülkelerde süt sığırlarında kaliteli bir peynir üretimi için sadece kaba yem verildiği unutulmamalıdır.

ü  İşletmenin bulunduğu bölgedeki iklim ve toprak şartlarına göre çayır otu, silajlık mısır, sorgum sudan otu melezi, yonca, fiğ, korunga, lenox, gibi kaba yemler işletmede üretilerek en az %30-40 oranında üretim maliyeti azaltılmalıdır.

ü  Dane yemleri, arpa, mısır, buğday, bakla, yulaf vb. üreterek, ayçiçeği küspesi, pamuk tohumu küspesi, soya ve katkı maddelerini (mineral madde,  vitamin, soda vb.) satın alarak fabrika yemlerine göre maliyeti en az % 20-30 oranında azaltan dengeli ve sağlıklı konsantre yemler işletmede üretilmelidir.

ü  Kaba yem / kesif yem oranı çok önemlidir. Süt sığırı rasyonları kuru madde esasına göre en fazla % 60’ nin kesif yemlerle karşılanmasını uzmanlar öngörmektedir. Hiçbir şekilde rasyondaki kaba yem oranı % 40 ın altına düşürülmemelidir. Günlük kaba yem tüketimi kuru madde olarak vücut ağırlığının % 1,5’undan daha aşağı olmamalıdır.  Düşük verimli ineklerde (10-20 litre), gebe ve kısır ineklerde olduğu gibi günlük rasyonun %80-90’ı ve hatta %100’ü kaba yemlerle karşılanabilir (mineral madde takviyesiyle). Sığırların sindirim sistemi kaba yemler üzerinden çalıştığı unutulmamalı

ü  İşletmeler ürettikleri kaba yemlerde, mineral madde analizleri yaparak (özelikle bakır, çinko, demir ve selenyum yönünde) gerekirse yem bitkileri yetiştirilen topraklara eksik olan mineraller verilmek suretiyle topraklar mineral madde yönünde zenginleştirilmelidir.

ü  Ülkemizde kaliteli kaba yemi olmayan üreticiler; yüksek verimli ineklerini dengeli besleyemediklerinden çok kısa zamanda elden çıkartmak zorunda kalmaktadır.

Yem ve Yemlemede Dikkat Edilecek Önemli Bazı Hatırlatmalar

ü  Bütün yemler (çayır ve mera yeşil otları dahil) alıştırma dönemi geçirmeden verilmemelidir. Mutlaka 7-14 günlük sürecek bir alıştırma programı (yeni yemi kademeli artırarak yedirmek) ile hayvanlar yeni yeme hazırlanmalıdır.

ü  Bahar aylarında mera otlarında dolgu maddesi çok düşük ve suludurlar. Hayvanlar meraya çıkmadan veya meradan döndüklerinde kuru ot takviyesi yapılmalıdır.

ü  Aşırı gübreleme bitkilerde nitrat ve nitrit maddelerinin artmasına neden olur. Nitrat ve nitrit bitkilerde A, D ve E vitaminlerini azaltacağı gibi hayvanlarda nitrit zehirlenmesine yol açacağından dikkatli olunmalıdır.

ü  Küflü yemler doğrudan hayvanın metabolizmasını bozduğu gibi (metabolik hastalıklar, döl verimi düşüklüğü, atıklar, ayak hastalıkları) hayvansal ürünlerden de insanlara geçerek insan sağlığını ciddi bir şekilde etkilemektedir. Bu nedenle hayvanlara küflenmiş sılaj, kuru ot ve yemler kesinlikle verilmemelidir.

ü  Asidoza yol açacağından hayvan başına günlük 500 gramdan fazla melas verilmemelidir.

ü  Pancar yaprakları bol şeker içerdiği için fazla verilmesi işkembeyi ve bağırsakları tahriş edeceğinden dikkatli davranılmalıdır.

ü  Çimlenmiş patates veya küflü-bozuk patates posasının içerdiği solanin maddesi sebebiyle zehirli olduğu unutulmamalıdır.

ü  Soğan, lahana ve karalahana yaprakları hayvanlarda iç kanamalara yol açacağından fazla yedirilmemelidir.

ü  Depolarda zamanla insan yiyeceği özelliğini kaybeden hububat daneleri hayvanlara verilmemelidir.

ü  Fırın ve yemek artıkları hayvanlara yedirilmemelidir.

ü  Elek altı, değirmen altı kırık buğdayların içinde yabani ot bulunduğundan rasyonda %5’den fazla verilmemelidir

ü  Çöplük veya çevre kirlenmesinin olduğu fabrika alanlarında, ana yol kenarlarında hayvanlar otlatılmamalıdır.

ü  İşletmedeki hayvan varlığına göre yıl içerisinde işletmede üretilecek kaba ve kesif yemlerle piyasadan temin edilen diğer yemlerin ekonomik şekilde değerlendirilmesi için yemleme planlamasının yapılması en akılcı yoldur. Yemin kaliteli ve ucuz olanı seçilmelidir.

ü  Taze yem bitkisinin sindirilme derecesinin, kurutulmuş olanına göre daha yüksek olduğu unutulmamalı bu nedenle çayır ve mera otlarından yeterince faydalanılmalıdır.

ü  Yonca gibi kaliteli kaba yemi ve kaliteli mısır silajı olan işletmeler; hayvanlarının yaşama payı ile birlikte 14 kg süt verimine yetecek kadar ham proteini ve enerji ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Canlı ağırlığının % 2,5 i civarında olan kuru madde ihtiyacının kaliteli kaba yemden karşılanması sığırcılık işletmelerinin olmazsa olmaz koşuludur.

ü  Kaba yemlerin besin değerini artırmak ve korumak için en iyi yöntem slajlama metodudur. Yeşil yemler silaj yapılarak hayvanların tüketimine sunulmalıdır.

ü  Silaj; taze ve fazla su içeren yemlerin uzun süre saklanması amacıyla havasız ortamda süt asidi (laktik asit) bakterilerinin fermantasyonuyla elde edilen yemlerdir.

ü  Oksijensiz ortamı ve laktik asit oluşumunu sağlamak için yem bitkisinin silolanmadan önce soldurulması, silolanacak ürüne parçalama, doğrama, yırtma v.b. fiziksel işlemler uygulanması, proteince zengin ancak karbonhidratça fakir baklagil yem bitkilerine ise karbonhidrat ilave edilmelidir. Kısaca taze yem bitkileri sılaj yöntemiyle bakteri, maya, küf, böcek ve kemirgenler gibi dış bozulma faktörlerinden korunmasıdır.

ü  Gıda sanayi yan ürünleri, konserve sanayinin her türlü sebze artıkları, hayvan lahanası, şalgam ve pancar yaprakları, bezelye sapları, fasulye, domates, biber artıkları, şeker pancarı posası, patates cipsi artıkları silajı yapılmak suretiyle hayvan yemi olarak çok ucuza değerlendirilebilir.

Silajın Avantajları;

á  Maliyetinin çok düşük, besleme ve sindirilme derecelerinin yüksek oluşu silajın en önemli avantajıdır.

á  Silaj yapımının kuru ot üretimine göre hava koşullarına çok daha az bağımlı olması, silajı yapılan bitkilerin farklı olgunlaşma dönemlerinde hasat edilebilmesi çalışma şartlarını kolaylaştırır.

á  Silajlık bitkinin hasadı daha erken yapıldığından senede iki ürün alma imkanı olur.

á  Kuru ot üretimi ile karşılaştırıldığında iyi yapılan bir silajda hem fiziksel, hem de besin maddesi kayıp oranları çok daha az olur.

á  Silaj yapım tekniği mekanizasyona çok uygundur ve büyük bir iş gücü gerektirmez.

á  Silaj sıkıştırılarak depolandığından birim hacimde daha fazla yem bitkisi depolanabilir (500-900 Kg/m3).

á  Günümüzde artık taşıma ve pazar imkanlarının da artması sonucu silaj yapımı tüm dünyada oldukça popüler bir kaba yem üretim tekniği halini almıştır.

Silajın Dezavantajları;

¯       Hasat, parçalama ve sıkıştırma makinelerinin ilk yatırım maliyeti yüksektir.

¯       Depolanması dikkat isteyen silajın; taşınması ve satılması güçtür.

 
10.02.2014 ten bu güne kadar 17965 ziyaretçi (29993 klik) kişi burdaydı!
Copyright 2014-2015 | Acıpayam Veterinerlik | Tüm Hakları Saklıdır | T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

Değerli ziyaretçimiz. Site üzerinde ve sağ tarafta görmüş olduğunuz reklamların ve reklam içeriklerinin sitemiz ile bir alakâsı yoktur. Reklamlar, site servis sağlayıcısının zorunlu reklamlarıdır.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol